Kimsin sen?
Avukat?, Garson?, Doktor?, Öğretmen?, Mimar?, Hemşire?, Bankacı?, Ustabaşı?, Mühendis?,...
Yok, yok bunu sormadık. Bunlar bizim mesleki rollerimizden başka bir şey değil. Bizi tanımlamaya yetmez…
Anne?, Kardeş?, Eş?, Amca?, Oğul?,... Bu da değil. Bunlar da bizim ailevi rollerimiz…
Cesur?, Sempatik?, Heyecanlı?, Utangaç?, Karamsar?, Güçlü?,... Belki hepsi, belki hiçbiri…
Bazen öyle, bazen değil. Bizim karakterimiz, erdemlerimiz, gelgitlerimiz… ☺
Bunların hiçbiri değilsek kimiz biz?
Otobiyografinizi boşuna çıkarmayın… Ne yazık ki kim olduğumuz bizim geçmişimizden öteye gidemiyor…
Cinsiyetimiz, yaşımız, maddi durumumuz, eğitimimiz… Kim olduğumuzu anlatmaya yetmiyor…
"Evrende bir toz zerreciğiyiz" Hiç mi kozmos izlemediniz canım? ☺
Evet, dünyada tanrıcılık oynarken bir de bu tarz mantıksal yaklaşımlarda bulunabilecek kadar romantiğiz… ☺
Yüzyıllar boyunca felsefeciler, din ve bilim adamları dünyadaki varlığımızın sebebi hakkında tartışıp durmuşlar. Hepsi kendi uzmanlık alanında kim olduğumuzu anlatmaya çalışmışlar. Aslında kim olduğumuzu bilmenin en kolay yolu kim olmadığımızı bilmekten geçtiği konusunda hem fikirler.
Benlikten ibaret değiliz…
Yama’nın onuncu prensibi Arcava’dayız… Türkçe karşılığı Doğruluk…
Gerçekle illüzyonu ayırt edebilme yetisi…
Rollerimizin birer yanılsamadan ibaret olduğunu fark edebilmek için öncelikle eve iş getirmememiz gerekmekte. (Pek tabii ki evi de işe ☺)
Okulda herkesin saygı duyduğu, mükemmel bir öğretmen olabilirsiniz ama evde çocuğunuzun sadece annesisiniz. Çocuğunuza öğretmenlik yapabilirsiniz; ancak bu hem çocuğunuza hem de size zarar verir. Niye bütün hastalıklar emekli olunca çıkıyor sanıyorsunuz? ☺
Geçici rollerin peşinde koşuyoruz…
Para kazanmak için hayatımızı işimize verip sonra da kaybolan sağlığımız için bütün paramızı harcayan trajikomik bireyleriz.
Sevdiğimiz insanların bütün sorumluluğunu üslenecek kadar yetişkin, kendi bedenimizin ve ruhumuzun sorumluluğunu alamayacak kadar çocuğuz…
Herkesin sorunlar karşısında danıştığı bir Güzin Abla, kendi sorunları karşısında kırılgan, arabesk, atarlı bir ergeniz…
Kendimize dönmemiz, varlığımızın sebebini, ruhumuzu fark etmemiz için bu kadar yıpranmamıza gerek var mı?
Öncelikle dışarıdan bakmalıyız hayatımıza…
Bir arkadaşımıza, dostumuza yardım eder gibi çözümlemeliyiz kendimizi…
Hiç olmadığımız, kimseye olamayacağımız kadar dürüst olmalıyız…
Kolay olmadığını, biraz acıtacağını biliyoruz…
Yaşadığımız hayatı gözümüzde çok büyütmemek, çok da önemsizleştirmemek, kendimizi bulmak, kim olduğumuzu keşfetmek, benlikten sıyrılmak için bir önerimiz daha var;
Meditasyon…
Haftada en az iki defa yoga yapın… ☺
Doğru alınan nefesin değiştiremeyeceği bir şey yok. Deneyimlemekten korkmayın.
Nefesle kendinizi keşfedin…
Bizi takip etmeye devam edin…☺