top of page

GÖL GİBİ OL

Minorka

          Mehmet Usta mahallede sakinliği ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ile bilinen yaşlı bir bakır ustasıymış. Her sabah küçük dükkânının kepenklerini kaldırıp kapısını açtığında çalan küçük kapı çıngırağı onu selamlıyor gibi gelirmiş. Babasından kalan bu küçük, sıcak işyerini çok seviyormuş. Raflar bazıları yeni, bazıları babasının zamanından beri alıcılarını bekleyen tencereler; bakraçlar, tepsilerle doluymuş. Bu dükkândaki sesler ve kokular Mehmet Usta’ya kendini evinde hissettirirmiş. Özenle ve incelikle işlediği kap kacağın da alıcısı çokmuş.

            Kendi oğlu olmadığı için Mehmet Usta yanına aldığı çıraklara sanatını öğretirmiş. İşte böyle yıllar yılları kovalamış ve bir gün Salih adında bir çırağı olmuş.

Salih bu işi öğrenmeye gönüllü değilmiş. Sürekli şikâyet edermiş. Ustası hayatın her aşamasında yeni şartlara alışmanın zaman aldığını bildiği için başlarda ona elleşmemiş. Ancak zaman geçtikçe Salih bu yeni hayata alışmak ve işi öğrenmekten çok sürekli sızlanan biri olup çıkmış.

Günlerden bir gün Salih bir yandan öğlen yemeğini bitirmeye çalışıyor, bir yandan da kendi yemeğini; duyduğu kadarıyla mahalledeki diğer çırakların yemekleriyle kıyaslayarak söyleniyormuş. Usta işinden başını kaldırmadan Salih’e küçük bir kâse tuz getirmesini söylemiş.

            Salih dükkândan çıkıp dolaşmak için bir bahane bulduğundan bu duruma sevinmiş.

            Geri geldiğinde usta, tuz kesesinin yarısını bir bardak suyun içerisine boşaltmış, sonra bir kaşık alıp suyu karıştırmış. Salih’in itiraz etmesine fırsat vermeden tuzlu suyu içirmiş.

-Nasıl geldi

-Nasıl gelsin usta?! Yanıyorum, boğazım mahvoldu. Neden bunu bana içirdin ki?

            Usta hiçbir söz söylemeden paltosunu giymiş ve Salih’i bir göl kenarına götürmüş. Tuz kesesinde kalan tuzu göle boşaltmış ve bardaktaki suya yaptığı gibi koca gölde karıştırmış. Sonra gölden bir bardan su doldurup Salih’e uzatmış.

-Nasıl geldi?

-İyi geldi tabi usta! Bu su o kadar tatlı ki on bardak daha içerim…

-Salih; hayat hepimize biraz tuz, biraz çekecek dert verir. Derdini seçemezsin evladım. Ama seçebileceğin bir şey var ki o da sorunlarınla başa çıkarken bir bardak gibi dar mı yoksa bir göl kadar geniş mi olacağını seçmendir. Sana sözüm basittir. Göl Gibi Ol!

bottom of page