Fazla mı abarttık?

Her şeyi abartarak yaşıyoruz zaten…
Çocuklara 10 saat oyun oynama derken, bir arkadaşımız bir dizi önerdiğinde bir haftada bütün sezonunu bitiriyoruz.
Hiçbir şeyi kararında gerçekleştirme yanlısı değiliz.
Ya cılkını çıkartana kadar bir şeyi yapıyoruz ya da dibini bulana kadar… E çocukluktan biraz böyle yetiştirildik, o tabak bitecek felsefesi…☺
Ama artık büyümedik mi?
Hala ergen çocuk gibi davranıyoruz; yeni alınan bisikletin heyecanıyla bıkana kadar hayatta yol alıyor, sonrasında da hayatı kömürlüğe kaldırıyoruz.
Tek cümlede hayatın özeti ‘Hayat beni çok yordu’
Atma!
Hayatın bir şey yaptığı yok. Hayatı bir anda tüketmeye çalışan sonrada yorgun bedenlere sahip olmayı hak eden bizleriz…
Çay içiyoruz, kahve içiyoruz, çay içiyoruz, kahve içiyoruz… Pardon ama biz tam olarak ne yapıyoruz?
Tamam, çok çalışıyoruz, çok yoruluyoruz. Deşarj olmaya, dinlenmeye hakkımız var (mı acaba)?☺
Dürüst olmak gerekirse; hem çalışmayı hem de dinlenmeyi abartıyoruz…
Yama (negatiflerden arınma)’nın dokuzuncu prensibi Mitahara’dayız. Türkçe karşılığı ‘Ilımlılık’…
Bu prensip aşırılık konusunda kontrol kazanmamızı sağlar.
Bu yüzyılda aşırıya kaçmak o kadar kolay ki, ılımlılık zor zanaat…☺
Her şeye sahip olma isteği aslında kendini eksik hissetmekten kaynaklanır. Geçmişte aç kaldığımızdan bugün doyamayacağımızı sanıyor olabiliriz. Yemeği bile söylerken hani 10 kişilik söylüyoruz ya; düşünmediğimizden…
Hani düşünebilen canlılardık biz… ☺
Yine önce düşüncede halletmeliyiz bu meseleyi. Geçmiş deneyimlerimizden kaynaklanan aşırılıklarımızdan düzenli meditasyon yaparak kurtulmamız mümkün. An’da yaşayıp An’ı farkına varmak, zihnimizin geçmiş olumsuzluklarla gelecek kaygıları oluşturmasına engel olur. (Bu konuya daha sonra detaylı bir şekilde değineceğiz.)
Düşüncede aşırıya kaçmamak, sözlerimize ve eylemlerimize de yansır.
Konuşurken de ılımlı yaklaşımlarda bulunarak, daha özentisiz ve tatminkâr bir hayat yaşamak olmalı hedefimiz.
Kabul edelim; artık herkesin her şeyi var. Eylemlerimizi ihtiyaçlarımız doğrultusunda gerçekleştirmeli, arzularımızın bir sınırı olmadığını fark etmeliyiz. Arzularımız aynı bir uyuşturucu bağımlılığı gibi tatmin ettikçe artarak devam edecektir.
Unutmamalıyız ki bizi daha fazla çalıştırıp daha fazla harcamamıza neden olmayı misyon edinmiş güçlü bir ekip var. (bknz. Alışveriş Bağımlısı mıyız?)
Sonuç; yorgun bedenlerde tatmin olmamış zihinler… ...
Şimdi, kendiniz için bir iyilik yapın…
Durun bir dakika, nefesinize odaklanın… Sakinleşin… Düşünün…
Ne istiyorsunuz?
İstediğiniz şeye ulaşmak için doğru eylemlerde mi bulunuyorsunuz?
Hedefinize ulaşmaya çalışırken yıpratmayın kendinizi… Ama çok da yaymayın…☺
Hem tadını çıkartın hayatın, hem de eylemde olun…
Haftada en az iki gün düzenli yoganızı yapmayı ihmal etmeyin… İçsel farkındalığınızı kaybetmeyin…
Ilımlı olun…
Kararında yaşayın hayatı…
Hayat sizi çok yormadan…☺
댓글