İstediğimiz Hayat mı Yaşadığımız?
Maalesef değil…
Genel olarak istediğimiz değil, bizim için doğru olduğu düşünülen, başkalarının uygun gördüğü seçimleri yaşıyoruz…
Tabii ki kötü niyetli bir yaklaşımları yok… ☺ Sadece, daha önceki yazımızda paylaştığımız gibi Manipura Çakra’ları uyumsuz çalıştığından başkalarının hayatlarını düzene sokma dürtüsü yaşıyorlar. (bk. Güç İçimizde)
Tamam ama çakraları uyumsuz çalışıyor diye, başkalarının istediği hayatı biz niye yaşayalım ki?
Annemizin, babamızın, öğretmenimizin, yakın arkadaşlarımızın, sevgilimizin, eşimizin veya dostumuzun, bize öngördüğü hayatı yaşamamız bizde de bir sorun olduğunu göstermez mi?
Ailemizin ve öğretmenlerimizin bizim için uygun gördüğü mesleği yapmak, bizi daha başarılı yapmadığı gibi daha da mutsuz yapıyor veya arkadaşlarımızın yakıştırdığı biriyle birlikte olmak…
Peki, biz acizliğimizden mi kendimizi ifade edemediğimizden mi istediğimiz hayatı yaşayamıyoruz?…
Hem bu kadar çenebaz bir toplum olup, hem de iletişim bozukluğu yaşadığımızı söylesek…☺ Aslında, sadece çevremizdeki insanların yargısıyla çatışmayan duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade edebilecek yetiye sahibiz…
Bu sorun Vişuddha Çakra’nın uyumsuz çalışmasından kaynaklanıyor… Vişuddha uyumsuz çalıştığında kişi ya içine kapanıp duygularını ifade edemiyor ya da iletişim yeteneğini sürekli konuşarak çevresini kandırmak için kullanıyor. Ne yapacağız?...
Önce şu çakrayı bir tanıyalım; Vişuddha Çakra, Boyun Çakrası olarak bilinmektedir. Sanskrit dilindedir, 'Temizleme Merkezi anlamına gelir. Boyun bölgesinde, omurgada yerleşmektedir.
Kendimizi ifade edebilme ve ‘Hayır’ diyebilme yeteneği bu merkezle ilgilidir.
Elementi eter; yani beşinci element, ☺ (Bu konuya daha sonra detaylı bir şekilde değineceğiz.) ses titreşimi; başka bir deyişle mantrası Ham’dır.
Vişuddha Çakra on altı taç yaprağı olan mavi renkli nilüfer çiçeğiyle sembolize edilir. Başka bir deyişle; mavi renk titreşimi bilgi, iletişim ve farkındalıkla ilgilidir.
Vişuddha Çakra işitme duyusuyla ilgilidir. Bu merkezle bağlantılı duyu organı kulaklar, faaliyet organı ise ses telleridir. Dinlemeden doğru bir iletişim sağlayabilmek pek de mümkün görünmüyor…☺
Doğru anlam ve fark gözetme yetenekleri, bu enerji merkezi aktifleşince gelişmektedir. Çevremizi daha iyi anlamamız ve ifade edebilmemiz bu merkezle ilgilidir.
Başka bir açıdan bakarsak; kendinizi çok iyi ifade edebiliyor olabilirsiniz, ama ne yaparsanız yapın karşınızdakinin anladığı kadarsınızdır… Bu nedenle gerektiğinde susabilmek de bu enerji merkezinin aktif olmasıyla ilgilidir.☺
Genellikle yirmi sekiz ile otuz beş yaş arasında bu çakranın enerjisinden etkilenmekteyiz. Hayatın anlamını kavramak, gerçek bilgiyi aramak, kültürel koşulların ve yaşadığımız çevrenin olumsuzluklarından kaçmak bu çakranın etkisindeyken gerçekleşir.
Bu merkez dengesizleştiğinde boğaz ağrıları, duyma bozuklukları, soğuk algınlığı, larenjit, bronşit, tiroit, konuşamama gibi sorunlarla başa çıkmak zorunda kalırız. Bu rahatsızlıklar kısır bir döngü gibi hayatımızdan çıkmaz.
Ne yapacağımıza dönelim…
Öncelikle, tabi ki en az haftada iki kez yoga pratiklerimizi uygulamalıyız.
Ayrıca, her gün kendimize 5-10 dakika zaman ayırıp oturup nefes egzersizlerimizi yapmalıyız. Nefesimize odaklanıp zihnimizi boşaltmalı ve kendimize gerçekten ne istediğimizi sormalıyız.
En önemlisi; para, güç ve birilerini kaybetme korkusu duymadan kendi istediğimiz hayatı yaşamalıyız…☺
Bizi takip etmeye devam edin…☺
Comments